Kenya Ulusal Ekip Teknik Yöneticisi Engin Fırat, Kenya Ulusal Grubu’nun başına geçiş süreci ve birçok mevzu ile ilgili açıklamalarda bulundu.

İran’da çalıştırdığı kulüplerin akabinde Moldova’nın başına geçen ve mesleğini Kenya Ulusal Grubu’nu çalıştırarak sürdüren Engin Fırat, yurt içinde çalışmayı hedefsizlik olarak gördüğünün altını çizerek, “Genç antrenör olarak Türkiye’de uzun müddet yardımcı antrenörlük yaptım. Fenerbahçe, Samsunspor, Antalyaspor olsun. O süreçte kimi deneyimler edindim. Büyüklerime baktım ki Türkiye’de bir kulüpten öteki kulübe gidiyorlar. Aslında ben orada bir hedefsizlik gördüm. Ben kendi adıma öteki şeyler yapmak istedim. Amacımı değiştirmek istedim. Yurt dışındaki Portekizli, İspanyol hocalara bakarak dünyanın her yerinde olduklarını gördüm. O gün karar vermiştim ve kendime ‘Engin öteki bir yoldan git’ dedim. Türk’ün her yerde başarılı olabileceğini her yerde Türkiye’yi en iyi formda temsil edebileceğini göstermek istedim. O manada da daima milletlerarası olmaya çalıştım. Türkiye’ye yönelmedim, Türkiye’yi kovalamadım. Daima yurt dışında neler yaparım, kendimi nasıl kanıtlayabilirim, onun peşindeydim. Bunun devamında elde edilen muvaffakiyetler, insanlarda bıraktığınız izlenimler memleketler arası alanda konuşulduğuna nazaran her vakit her yerde gündeme geliyorsunuz. Bugün Afrika oluyor, yarın Malezya oluyor, başka gün Amerika oluyor. Futbolda dünya çok küçük oldu şu anda. Siz de memleketler arası başarıyı elde ettiğiniz vakit, tabi bugün Kenya olur yarın öteki bir yer olur, yeni ülkelerin bana insani olarak kattığı deneyimleri çok seviyorum. Bu yüzden yurt dışında çalışmayı çok seviyorum” halinde konuştu.

“Moldova, kendimi Avrupa’ya kanıtlamak için önemliydi”

Kenya Ulusal Ekibi ile kısa vadeli bir mukaveleye imza attığını aktaran Fırat, ilerleyen periyotta mukavele uzatabileceğini de belirterek, “Moldova benim için şu manada cazipti; bu süreçte dünyanın en güzelleriyle oynama talihim vardı. Fransa olsun, İtalya olsun… Dünya sıralamasında birinci 15’te olan grupların birçoğu ile oynamış oldum. Benim için kendimi Avrupa’ya kanıtlamak ismine çok değerliydi. Özgüvenim de en üstteydi. Fransa maçında taktiksel manada çok zayıf rakiple üstünlük sağlamam, bunun Avrupa basınına yansıması, bunların hepsi özgüven olarak değerli hususlardı. Ben Katar’da bir ekiple görüşüyordum. Kenya aradı ondan evvel de Afrika’dan birkaç kadro gelmişti. Kenya benim biraz çocukluk aşkım safariler bunlar her vakit büyüleyiciydi. İkinci husus da hayatınızda kimi şeyleri sonra fark ediyorsunuz. Asya’da ulusal kadro çalıştırdım, Avrupa’da çalıştırdım, bu üçüncü kıta olacak. Dünyada kaç tane hoca buna ulaşabildi bilemiyorum. Allah büyük, tahminen de 4. kıta üzerine gelecek. Bunlar izlenim bırakmak için ‘Engin birtakım şeyleri yaptın’ demek için çok değerli. Liderle konuşurken ‘Ben uzun vadeli kontrata imza atmak istemiyorum’ dedim. Afrika futbolunda neler dönüyor, nasıl oluyor bilmediğim için birinci evvel bir göreyim benim başıma yatıyor mu, yatıyorsa sonrasında uzun vadeli planlamayı yapalım deyip bu türlü bir mukavele yaptık” açıklamasını yaptı.

“Afrika’da Avrupa’ya nazaran daha büyük fark var”

Afrika futbolunda futbolcuların öğrenmeye açık olduklarını söz eden Engin Fırat, “Konsantrasyon diyorlar, oyun disiplini diyorlar. Burada olay biraz daha derinde. Biraz kültürel olaylar. Hayat ideolojilerinde rahat oldukları için birtakım bahisleri güya çok ciddiye almıyorlar üzere. Onu da birinci maçta biraz küçümsedim. Onu orada öğrendim. Benim için ders oldu. Örnek vereyim duran toplarda herkes yerini biliyor lakin saha uygulamasına bir bakıyorum kendi başlarına nazaran hareket ediyorlar. Ders aldıktan sonra buradaki külfetleri çözme imkanım oldu. 2. maçta birinci maça nazaran çok değişik bir ekip vardı. Basında olsun lider olsun tabirleri ‘çok uzun mühlet bu türlü oynayan grup görmedik’ oldu. Çocuklar öğrenmek istiyor. Buna da müsaitler. Mali ile oynadığınız vakit bütün oyuncuların Şampiyonlar Ligi’nde oynaması dezavantaj oluyor. Türkiye’de oynayan Malili oyuncular ulusal kadro takımına giremiyorlar. Avrupa’da oynadıkları için taktik olarak sizden çok üstün. Bizim oyuncularımız yerli oyuncular. Oradaki nüansları kapatmak gerek. Afrika’da Avrupa’ya nazaran daha büyük bir fark var. Ben bu farkı kapatabilirsem çok iyi bir kadro ortaya çıkabilir” değerlendirmesini yaptı.

“Türk hocalar yurt dışına çıkmak istiyorsa kendilerini yurt dışında kanıtlamaları gerek”

“Türkiye kapalı bir futbol ülkesi” diyen Engin Fırat, “O kapalı futbol ülkesinde birçok mevzuda birbirimizi şişiriyoruz, büyük görüyoruz akabinde tokadı yiyoruz. Avrupa Şampiyonası’nda, Avrupa kupalarında gördük. Siz o kadar kapalı kalırsanız yurt dışındaki ölçülere nazaran hareket edemezseniz. O vakit Avrupa sizi unutuyor. Türk hocaları için bu kahır. Yabancı lisan, yurt dışında bir yerde çalışmak istiyorsanız temeldir. İkincisi Avrupa’da ne yaptı. O olmadığı için zati tercih edilmez. Bu Hırvat hoca Avrupa kupalarında oynadı, çok maç kazandı, bu cazip geliyor ve onun için alıyor. Türk hocalar kendini kanıtlamak ve yurt dışına çıkmak istiyorsa kesinlikle memleketler arası alanda kendini bir biçimde kanıtlayacaklar. Yurt dışındaki insan şöyle bakıyor. Ahmet-Mehmet ile oynamış şu kazanmış. Bundan bana ne diyor. Bu gerçekleri göz önüne almak lazım. Bazen Türkiye’de Fatih Terim’i, Şenol Güneş’i çok eleştiriyorlar yurt dışında tanınan seçkin Türk hocalar bunlardır. Bunu değiştiremezsiniz. Türkiye’de meşhur olabilir ancak hududu geçtiğiniz vakit adam ‘ben tanımıyorum, cv’de ne yazıyor göster’ diyor. Bunları aşmadığımız sürece Türk hocaların yurt dışına açılması çok zor” diye konuştu.

“Türkiye’de maalesef uzun vadeli niyet yok”

Tecrübeli teknik adam, Türk kulüplerinin uzun vadeli düşünerek, genç yabancı oyunculara gruplarda daha çok yer vermesi gerektiğinin altını çizerek, “Türk futbolunun finansal olarak çok sıkıntı durumda olduğunu herkes kabul ediyor ancak şu anki sayılara bakın yeniden de yüksek. Ne kadar insan bundan bahsederken uygulamada tekrar çok büyük sayılar dönüyor. Bu insanların bu sayıları ne kadar hak ettiği tartışılır. Türkiye’de maalesef uzun vadeli fikir yok. Çok yetenekli oyuncuları önerebilirsiniz lakin kulüp diyor ki ‘Bana günlük muvaffakiyet lazım. Çabucak başarılı olmam lazım.’ Şu an Mali’nin santrforu 21 yaşında ve bu çocuk 18 yaşında Türkiye’ye gelmiş. Bizimkiler de bundan bir şey olmaz diye göndermiş. Şu anda piyasa bedeli 15 milyon Euro. Bu çocuk 40-50’yi bulacak. Bizimkiler genç yabancılara kapıyı açmıyor. Geldiği vakit da fazla ilgilenmiyor. Kenya ile ilgili bir örnek vereyim. Benim takıma almadığım, yaşlı oynayamaz dediğim oyuncuyu Üstün Lig ekibi aldı. Örnek olarak Yunanistan futbolu battı. Sayılar aşağıya düştü. Yabancı oyuncular da genç geldi. Üretip satmaya başladılar. Türk futbolunun da kurtuluşu o olacak. Bu sistemi değiştirerek uzun vadeli sisteme geçersek Türk futbolu daha iyi yere gelecek” tabirlerini kullandı.

“Kuntz inşallah işin içinden çıkar”

A Ulusal Futbol Kadrosu’na teknik yönetici olarak Stefan Kuntz’un getirilmesiyle ilgili de fikirlerini aktaran Engin Fırat, şu tabirlere yer verdi:

“Biraz sürpriz bir karar oldu. Bu karar hem Hamit Altıntop hem de Kuntz üzerinde inanılmaz bir baskı oluşturdu. Birtakım bahisler var ki karar verdiğiniz vakit herkesin kabul edeceği bir hoca getirirsiniz. O krediyle başlar. Kuntz’un ne kadar kredisi var tartışılır. Kuntz baskıdan ötürü düşük kredi ile başladı. O işin içinden inşallah çıkar. Türk vatandaşıyım, ulusal kadronun başarılı olmasını çok isterim fakat tenkide çok açık bir karar oldu. Kendisini Almanya’dan tanıyorum. Çok iyi bir insan inşallah başarılı olur.”

“Türkiye ilgili tek maksadım A Ulusal Kadro’yu çalıştırmak”

Engin Fırat, ilerleyen devirde A Ulusal Futbol Grubu’nun başına geçmeyi hedeflediğini söyleyerek, “Türkiye’de her şey şişiriliyor diye bahsettim. Bu mevzuda medyaya yakın olan hoş şişiriliyor. Benim bu türlü bir üretim yok. Belirli insanların peşinden koşayım yok. Yaptıklarım ortada, benim yaptıklarımı hiçbir takviye görmeden yapanları görelim. Benim Türkiye ile ilgili tek maksadım var, o da A Ulusal Kadro. Bir gün olacak zati. Beşerler beni göz arkası edemez. Bu işler bu türlü olmuyor. Medyada beni lanse edecek insanlarım olmadığı için olabilir. 15 sene evvel bir şey demiştim. Kâfi ki dünya beni tanısın Türkiye’de kimse beni tanımasın” açıklamasını yaptı.

“Afrika ve Asya futbolunu daima takip ederim”

Ulusal gruplarda vazife yapan teknik yöneticilerin milletlerarası futbolu her vakit takip etmek zorunda olduğunu söyleyen Fırat, “Uluslararası çalıştığınız vakit her şeye hakim olmanız lazım. Bilhassa ulusal grup hocalarının esasen diğer hiç talihi yok. Takıma kim girebilir, ne olabilir… Altyapılardan beşerler network oluştuğu için hocam bu türlü bir çocuk varmış bununla görüşün diyorlar. Ben de takip ediyorum. Afrika olsun, Asya olsun daima takip ederim. Çalışmadığım vakit kendim gezerim. Arnavutluk hem tatilimi yaparım hafta sonu da tüm maçları izlerim. Gözüme batan var mı bakarım. Ben bu işi para için yapmıyorum, sevdiğim için yapıyorum” dedi.

“Süper Lig’deki hocayı ben ne yapayım”

Genç teknik yöneticilere de seslenen Engin Fırat, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Umarım benim yolumdan masraflar. Birçok bahiste değişiyorlar. Bilime yakın oluyor yeni kuşak. Yabancı lisanları oluyor. Amaçları büyüyor. Mail geliyor, telefon geliyor benim deneyimimden yararlanmak istiyorlar. O arkadaşlardan çok umutluyum. Türk futbolunda birçok şeyi değiştirecek potansiyeli orada görüyorum. Genç hocalarımız vazgeçmesinler, ısrarla devam etsinler. Hüsrana uğruyorlar ancak bırakmasınlar. İnşallah yollar açılır. Her vakit yanıma bir Türk aldım. Bu sefer geldiğimde kısa mühlet olduğu için Türk hoca yanıma almadım fakat ondan evvel daima yanımdaydılar. Moldova’da eski Fenerbahçeli Nuri vardı. İran’da Şenol vardı, Şener vardı. Daima yanıma aldım. Muhteşem Lig’deki hocayı ne yapayım ki ben! Onlar zati bir yere gelmişler. 2, 3. ligdeki hocanın yanıma gelip faydalanmasını her vakit isterim, dayanak olurum.”

Haber7